28 Mart 2010 Pazar

author vs stevemcqueen

[şu ana kadar nasıl açılmamış, nasıl bahsi geçmemiş bir kıyaslama ki beni hayretlerden hayretlere sürüklemiştir canlar]

[şimdi var böle bişiy]

cancişlerin gücü adına, söz bende artık. şu köşeli parantez içinde de istediklerimi yazdım, girizgahımı yaptım, "bişiy" ilen tanım koydum ya ortaya artık uçursalar da beni gam yemem. o derece mes'ud ve bahtiyarım.

velhasıl konuya gelirsek; anılan kıyaslama, karşılaştırma veyahut da sözlükçülerin sevdiği tabirle "selebriti det meç" için söylenebilecek yegane şey "kalite yerlerde sürünüyor" olacaktır benim açımdan.

karşılıklı yazdıkları tweet'ler olsun, birinin entry'leri, diğerinin blog yazıları olsun okuduğumda biri 35 diğeri 38 yaşında iki insandan bu sözcükler mi çıkıyor, bu ifadelerle mi polemiğe giriyorlar, bu dağarcıkla mı atışıyorlar diye kendime sorup sorup duruyorum.

dahası tevfik fikret ve mehmet akif ersoy gibi ediplerin atıştığı bir ülkede biri ağzından "gergedan yarrağı" lafını, diğeri "amcık ağızlı" küfrünü düşürmeyen iki insan "ben yazarım, sen yazar değilsin" tartışması yapıyorlar ya, gerçekten de çok komik.

yazar olmak bu denli ucuzlamış ya, o da trajikomik. işin ilginci bu iki isim öyle sözlük yazarlığı iddiasında falan da değiller. kendilerini gayet ciddi ciddi edebiyat adamı olarak görmeye başlamışlar.

hadi ben uzaydan geldim diyelim, öyle çok çok uzak bir galaksiden. o yüzden bana yabancı bazı kavramlar diyelim. herkese de mi yabancı? arthur rimbaud 20 yaşından önce kendisini rimbaud yapan şiirleri yazmış bir şairken, paul auster gibi bir adam 10'lu yaşlarında çeviri yapmaya başlamış ancak 40 yaşından önce roman yazmaya girişmemişken, daha doğru dürüst kitap okumamış, hayatı monitörün karşısında tweet'lemek olan adamlar "sen yazar değilsin, ben yazarım" şeklindeki nitelikli (!) argümanlarıyla atışıyorlar.

bravo size, çok doğru yoldasınız. türk edebiyatı sizinle gurur duyacaktır, emin olun.



(ekşi sözlük'teki entry'mden)